Arkadaşlarla sabah saat 06.30 da, Adrasan Koyunun sol tarafında, sahilde buluşup, tekneye bindik. Kıyıdan açılınca, Palamut için, yüzey oltalarını denize bıraktık. Amaç; jig avı yapmaktı. Bu sebeple Sulu Ada’ya kadar, normalden biraz daha süratli gittik. Eğer yolda Palamut avlayabilirsek, yemli dip oltası olasılığını da düşünüyorduk. Yolda birkaç tane Palamut yakaladık. Hava ve deniz, o gün biraz hırçındı. Akıntılarda hiç hız kesmemişti. Hızımızı hiç kesmede Sulu Ada’ya ulaştık.
Havanın daha da bozabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak, önce jig yapmak için Sulu Ada’nın açığına gittik. Eğer, hava daha bozarsa, Sulu Ada etrafında av yapma şansımızı, daha sonraya bıraktık. Jig takımları hazır olduğu için, hemen jigging avı başladı. Aytuğ ve Recai bey jig’leri denize bıraktı. Palamut oltalarını topladıktan sonra, onların ardından ben de jig oltamı hazırlayıp, jiğ’i denize bıraktım. Teknede, hummalı bir jigging operasyonu başladı. Hepimiz pek hevesliydik. Hava sertti. Rüzgar, güçlü esiyordu. Akıntı vardı. Bütün bu olumsuz şartlarda, jig avı yapmak pek mümkün değildir ama, o gün rüzgar ve dalga, akıntıyla kapıştıklarından, işimiz kolaylaşıyordu. Dalga ve rüzgar bizi Beş Adalara doğru sürüklerken, akıntı, bizi Sulu ada’ya doğru itiyordu. Böylece, bulunduğumuz yerden kayışımız yavaşlıyordu. Ayrıca, dip akıntısı da jig’lerin uçurtma olmasını engelliyordu. Sallantı fazlaydı ama, biz halimizden memnun bir şekilde avımıza devam edebiliyorduk.
Tam şartlara iyice alışmışken, Aytuğ’un olta gerildi. Kaloma, çok büyük bir şiddetle boşalmaya başladı. Bu balık çok büyüktü. Bu daha ilk asılışından belliydi. Biz, hemen oltalarımızı topladık. Bütün dikkat Aytuğ’daydı. Gelen balığın Akya olduğu konusunda hiç kuşkumuz yoktu. Acaba, kaç kiloydu. Aytuğ, Akya’yı çekerken, aktif kaloma kullanıyordu. Özellikle çok asıldığı zamanlarda, biraz aşağı inmesine izin veriyorduk. Zaman zaman da yorulması için zorluyorduk. Bu şekilde mücadele, 30 – 40 dakika kadar sürdü. Akya, teknenin altında parıldamaya başladığında, herkes pek heyecanlıydı. Akya, teknenin yanına getirdiğimizde, bir, iki tur atmasını bekleyip, uygun pozisyonda, tekneye aldık. Artık, Akya teknedeydi. Dört kişi, bir sürü kamış ve Akya teknede olunca, tekne bize dar geldi.
Güzel bir, jig ile Akya avı yapmıştık. Herkes çok mutluydu. Bir önceki sene, çıktığımız balık avı turunda da, iki tane Lagos (Şeytan Gridası) avlamıştık. Bu sene kısmette 23 kg Akya varmış. Aytuğ ve babası Recai bey, şimdiye kadar çıktığımız balık avı turlarından, hiç boş dönmedi. Bu da onların kısmeti. Umarım, herkesin kısmeti, onlar gibi olur.
Son yıllarda Adrasan, balık avı açısından en fazla öne çıkan mera oldu.