Balık Avına, yüzey rapalası çekerek başladık. Adrasan, güzel bir güne başlıyordu.Oltaları denize bıraktıktan sonra, kahvaltı yaptık.  Sulu Adaya gidene kadar, birkaç Palamut avladık. Sulu Adanın etrafında da, bir süre dolaştık. Saat 09.30 da, yeterli yemlik Palamut avlayınca, Akya için, Palamut’u yem yaparak, Akya oltasını hazırladık.

Öğlene kadar, Akya oltalarıyla dolaştık. Bu süre zarfında oltamıza, Balon Balıklarının dışında, dokunan olmadı. Akya umutlarımız boş çıktı. Saat 12.30 da balık avına ara verip, yemek ve dinlenmek için, Amerikan Koyuna gittik.

Ali, Amerikan Koyunu çok sever. Özellikle, denizden çıktıktan sonra, koyun sol tarafından çıkan kaynak suyunda duş almaya bayılır. Yemekten sonra, güzel bir uyku gibisi yoktur.

Saat 15.30 da, balık avı turumuza devam etmek için, tekrar denize açıldık. Doğruca, Sulu Ada’ya geçtik. Sulu Ada, Akya avlamak için bir saattir dolaşıyorduk. Sabahtan beri, geçen bunca zamana karşılık içimizde, büyük balık avlayacağımıza dair, tarifsiz bir inanç vardı. Bütün gün, bu inançla dolaştık. Saat 17.00 gibi, Ali’nin kamış hızla eğildi ve ardındankaloma hızla boşaldı. İşte, aradığımız balık oltadaydı. Heyecanla, Ali oltayı çekmeye başladı. Ali çekmeye çalışırken kaloma, öncekinden daha büyük bir şiddetle boşalmaya başladı. Balığın taşa girme ihtimaline karşılık, tekneyi biraz Sulu Ada’dan, Adrasan tarafına doğru, uzaklaştırdım. Mücadele, bütün şiddetiyle devam ediyordu. Yorulan, oltayı diğerine veriyordu. Hepimiz, oltayı birkaç kez çektik. Burçin’in ilk Akya avı olduğu için, o biraz acemilik çekiyordu. Oltayı çekerken, daha önceki avların hiç bir şey olduğunu, balık avının bu olduğunu söylüyordu. Akya, teknenin altında gözüktüğünde, olta en son Ali’deydi. Akya, parıldayarak ve daireler çizerek yukarı doğru geliyordu. Teknenin yanına geldiğinde Ali, Akya’yı bana doğru yanaştırdı. Akya’yı da uzanıp aldım. Artık, Akya teknedeydi. Bizim de, keyfimiz yerindeydi.

…